-
1 kar yağmak
v. snow* * *snow -
2 kar yağmak
berf barîn--------berf dahatin -
3 kar yağmak
КЪЕСЫН, ос/ уэс КЪЕСЫН, (Абз. IАГЪСЫРЭ) -
4 kar yağmak
осы къесын -
5 kar yağmak
to snow -
6 saçına kar yağmak
поседе́ть -
7 sulu kar yağmak
v. sleet -
8 lapa lapa kar yağmak
осыр Iужъоу къесын -
9 kar
kar Schnee m;-i kar basmak einschneien;kar gibi (beyaz) schneeweiß;kar fırtınası Schneesturm m;kar (küreme) makinesi, kar kürüme pulluğu Schneepflug m;kar yağmak schneien;kardan adam Schneemann m;karda gezip izini belli etmemek alles gut zu vertuschen wissen;karla karışık yağmur Schneeregen m -
10 kar
kar [kar] s2. Schnee m\kar yağıyor es schneit\kar yağmak schneiendün \kar yağdı gestern hat es geschneit -
11 kar
снег (м)* * *kar fırtınası — сне́жная бу́ря
kar körlüğü — сне́жная слепота́
kar süpürücü — снегоочисти́тель
kar tanesi — снежи́нка
kar yağışı — снегопа́д
kar yağmak — идти́, выпада́ть ( о снеге)
sulu kar — мо́крый снег
kar dişi — сосу́лька
••karda gezip izini belli etmemek — погов. та́йно / незаме́тно проверну́ть де́ло
- kar gibi -
12 yağmak
-
13 yağmak
-
14 yağmak
(yağar)1) идти́, па́дать (о дожде, снеге)dolu yağıyor — и́дёт град
fasılasız olarak yağmak — идти́ непреры́вно, заряди́ть (о дежде)
lâpa lâpa yağmak — вали́ть хло́пьями (о снеге)
2) прям., перен. сы́паться -
15 yağmak
1) идти́ ( об осадках)kar yağdı — вы́пал снег
2) сы́патьсяüstümüze kurşun yağıyordu — на нас сы́пались пу́ли
-
16 yağmak
"(yaðmur) to rain; (kar) to snow; to rain down on, to be poured out in abundance" -
17 kar
"snow. -dan adam snowman. - ayakkabısı snowshoe. - basmak 1. /ı/ for snow to cover up/bury. 2. /a/ to store in (a cool place) for summer use. - bıçağı snowplow blade. - dişi icicle. - düşmek /a/ to snow (on a place). - fırtınası snowstorm. -da gezip izini belli etmemek to do something so slyly that no one realizes what one´s up to. - gibi snow-white. - gözlüğü snow goggles. - helvası snow mixed with molasses. - körlüğü snow blindness. - kuyusu pit for preserving snow for summer use. - parçası very fair-complexioned. - sınırı snow line, snow limit. - siperi snow fence. - süpürücü snowplow; snowblower, snow thrower. - topu 1. snowball. 2. very fair-complexioned and plump (child). - topu oynamak to have a snowball fight. - tutmak for snow to stick. - yağmak to snow." -
18 saç
во́лос, во́лосыsaç örgüsü — коса́ ( волос)
saç yaptırmak — сде́лать причёску
••- saç sakal ağartmaksaçı uzun aklı kısa — погов. во́лос до́лог - ум ко́роток
- saçına ak düştü
- saçı başı ağarmak
- saçına başına bakmadan
- saçını başını yolmak
- saçı bitmedik
- saçları iki türlü olmak
- saçına kar yağmak
- saç saça baş başa gelmek
- saç saça baş başa dövüşmek
- saç sakala karışmış
- saçını süpürge etmek
- saçı topuklarını dövmek -
19 güvenmek
/a/ to trust, trust in, rely on, depend on, have confidence in, confide in. güvendiği dağlara kar yağmak/güvendiği dal elinde kalmak to be sadly disappointed. -
20 sulusepken
1. sleet, a mixture of rain and snow. 2. (snow) mixed with rain. (kar) - yağmak to sleet.
- 1
- 2
См. также в других словарях:
kar yağmak — kar yere düşmek Ben kışın kar yağarken bile kova kova soğuk su dökünürüm. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
kar — is. Havada beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak yağan su buharı Kıştı, yerler iki karış kar tutmuştu. T. Buğra Birleşik Sözler kar baykuşu kar çiçeği kardelen kar dikeni kar helvası … Çağatay Osmanlı Sözlük
güvendiği dağlara kar yağmak (veya güvendiği dal elinde kalmak) — yardım ve yarar beklediği kimse, yer veya şeyden iyilik gelmemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
sakalına kar yağmak — sakalı aklaşmaya başlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
saçına kar yağmak — saçı aklaşmaya başlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreğine kar yağmak — kıskançlık duyarak üzülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağmak — nsz, ar 1) Yağmur, kar, dolu gökten düşmek Her zaman yılbaşı gecesi kar yağardı. S. F. Abasıyanık 2) Toz, mermi vb. yüksekten çokça düşmek Üstümüze kurşun yağıyordu. 3) mec. Üst üste ve çok gelmek Sende bu istidat varken, pencerelerden başına çil … Çağatay Osmanlı Sözlük
yağmak — nazl olmak, yokarıdan düşmek, yağmur, kar, dolu dökülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
siyem siyem yağmak — yağmur, kar ince ince yağmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sulu sepken — sf., meteor. 1) Yağmurla karışık bir biçimde yağan (kar) Artık soğuklar başlamıştı, yağmurların ardı arkası kesilmiyor, bazen sulu sepken kar bile düşüyordu. R. H. Karay 2) zf. Yağmurla karışık bir biçimde (kar yağmak) … Çağatay Osmanlı Sözlük
lapa lapa — zf. Yassı ve iri taneler durumunda (kar yağmak) Sokakta lapa lapa kar yağarken ben, köşe minderinde göğsümde udum ile durmadan çalıyordum. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük